Organik Sertifika Kod :TR-OT-014-127/05R TR-OT-014-Ü-197/02 TR-OT-014-İ-197/02
İdealist bir çiftin hayalleri Temmuz Çiftliğinde büyüyor. Uzm. Eczacı Muammer Şen ve eşi Merve hanım Akyokuş’u çıktıktan sonra yaklaşık 2 km mesafede, Takkeli Dağ’ın eteklerinde 20.000m2 bir alana kurmuşlar “Temmuz” adını verdikleri çiftliklerini.
Burası adeta bir zirai, ekolojik laboratuvar. Yeni bir yaşam tarzı geliştirmişler bu çiftlikte. Sertifikalı organik ürünler yetiştiriyorlar. Çevre ve toprak kurak olmasına rağmen 20bin metrekare alanda adeta vaha oluşturmuşlar. Bahçeye girdiğiniz anda doğal bitkilerin kokusu sizi etkiliyor. Hafızanızda kaybolmaya yüz tutmuş aromaların canlandığını hissedebiliyorsunuz ve adını duyduğunuz, marketlerde gördüğünüz bazı yeni ürünleri Gojiberry, Kapari gibi faydalı bitkileri burada doğal haliyle tanımanız mümkün. Bu ürünler hiçbir ilaç kullanılmadan tamamen doğal ortamda yetişiyor. Evet yeni bir yaşam tarzı bu. Hafta sonları hep çiftliklerinde Şen çifti. Sizde kapılarını çalıp organik ürünlerinden satın alabilir çiftliği gezebilirsiniz. Buna şehir yaşamının getirdiği hız ile oluşan stres ve özensiz beslenme tarzından kaçış veya yaşamınıza yeni bir kanal açmak da denilebilir. Bu yazın sonunda çiftliklerinde bir bağ bozumu şenliği organize ettiklerinde bizim dikkatimizi çekmişti. Muammer bey eczacı. Onun bitkilere merakı halk otacısı olan anneannesinden geliyormuş. Konya’da doğal malzemeler ile bitkiler ile eczacılığı yapmaya çalışan ender eczanelerden olarak tanınıyor. Daha sonra endemik bitkilere merak sararak Anadolu’yu, Toroslar’ı dolaşmış. Doğanın, özellikle Anadolu’nun bir şifa deposu olduğunu görerek Lokman Hekim’in yolundan gitmeye karar vermiş. Kaybolmaya yüz tutmuş, biyolojik hırsızlar tarafından yurt dışına kaçırılan tohum mirasımıza sahip çıkmaya çalışmış. Eczacılık Fakültesi’nde bitkilerin botaniğini, fizyolojisini, anatomisini öğrendikleri halde bunları hayata geçiremeyerek sentetik ilaçların dünyasında kaybolduklarından yakınıyor ve bu bilgileri hayata geçirerek, kendi çapında, özellikle kendi eczanesi için gereken drogları ekip, üretmeyle yola başlamış. Toprağı ve tohumları ıslah ederek işe başlamışlar önceleri ve bu yıl üçüncü geçiş dönemini tamamlayarak ideale ulaşmışlar. Toprağı sadece çapalayarak, hiç tarım ilacı ve ot ilacı kullanmadan tamamen organik, hepsi sertifikalı ürünler yetiştiriyorlar. Bütün meyveler ve sebzeleri dalından koparıp yemeniz mümkün. Ekolojik mücadelede Uğur Böcekleri en büyük yardımcılarımız diyor Muammer bey… Yaprak bitleri ve diğer zararlılarla uğur böcekleri vasıtasıyla baş edebiliyorlarmış. “Uğur böceklerinin olduğu yerde doğal ve sağlıklı yaşam vardır” diyor eşi Merve Hanım. Burası kendi tohumlarını ve fidelerini ürettikleri kapalı bir havza… Türkiye için yeni, dünya piyasasını Çin’in elinde tuttuğu, şifa değeri yüksek bir bitki olan Gojiberry de yetiştiriyorlar. Bu bitkinin hem retina sağlığı açısından faydalı hem de şeker, kanser, kalp-damar hastalıkları açısından faydalı olduğu gibi, tansiyonu, kolestrolü, kandaki lipid değerlerini düşürüyor ve dört mevsim ürün verdiği için de ekonomik değeri yüksek özelliklere sahip bir bitki olduğunu belirtiyor Muammer bey. Adaçayı, Ekinezya, sarı kantaron, Melissa, kekik, lavanta çay olarak üretildiği gibi bunların yağları da çıkarılıyor. Hepsi birer şifa deposu bitkiler üretildiği gibi, her geçen yıl yenileri ekleniyor bu çiftlik ailesine ve doğanın ne kadar cömert, ne kadar zengin olduğunu fark ediyorsunuz. Dünyanın en pahalı ve Karadeniz hariç tüm Türkiye’de yetişebilen Kapari de bunlardan birisi. “Bizim çiftliğimizde yaklaşık 50 tür bitki var, sadece üzüm çeşitliliğimiz 20’yi geçti” diyor Muammer bey ve burada yetişmez denilen bir sürü bitkiyi üretmeyi başardıklarını, hünnap ve fındık yetiştirebildiklerini, ayrıca zeytin, incir ve nar yetiştirmeye çalışacaklarını anlatıyor. Bu yıl birincisini düzenledikleri bağ bozumu şenliğinde doğa sever insanları Temmuz Çiftliğiyle tanıştıran Muammer ve Merve Şen ailesi bütün doğa severlerin, organik ve ekolojik yaşama değer veren insanları çiftliğine davet ediyorlar. İstiyorlar ki ailelerin çocukları da doğayı, toprağı tanıyarak sağlıklı nesiller olarak yetişsinler. Dalından kopararak bu zenginliği tatsınlar, ayrılırlarken de dilerlerse satın aldıkları ürünlerle kendilerine ve dostlarına organik ziyafet verebilsinler. Hatta meraklısına bu ekolojik hayatın giderek yaygınlaşması için gönüllü rehberlik yapmaya hazırlar. Şen çiftine facebook üzerinden açtıkları “Temmuz Organik Ürünler Çiftliği” adlı sayfadan ulaşabilirsiniz. Burada şunu tesbit ettik ki Muammer ve Merve Şen çiftinin başardığı bu yaşam tarzı ve hassasiyetin topluma yayılması gerekiyor. Bunun için Muammer bey bir proje hazırlamış. Toplumun ve gelecek nesillerin sağlığı için bu tarz bir organik çiftlik kurmak isteyenlere
Son 30 yıldır ülkemizde ve dünyada yaşama tarzımız çok hızlandı.Bir koşturmacanın içindeyiz. Zamana yetişebilmek için yemek içmek giyinmek dahil her şeyimizi hazır alıyoruz hızlı yapıyoruz. Yemeklerimizin adını bile fast food denir oldu.
Eskiden yoğurdumuzu kendimiz mayalar , tavuğumuzu, yumurtamızı kendimiz yetiştirir, maydonuzu , domatesi bahçemizin bir kıyısına ekerdik.
Tavuklar 45 günde kesilebilir ,günde 2 yumurta verir oldu.Market raflarında onlarca hazır yiyecek yerlerini aldı.Böylece beslenmek kolaylaştı.Ancak raflardaki yiyeceklerin uzun ömürlü olması için çeşitli katkılar katılıyor içlerine. Zaman içinde görüldü ki bu katkıların vücüdumuza zararları var, zorunlu olarak bunları yedikçe daha önce çok seyrek görülen hastalıklar çoğalmaya başladı.Yoğurdumuz ekşimiyor artık , aylarca buzdolabında saklayabiliyoruz.Ekmeğimizin içine un dışında onlarca katkı katarak lastiğe benzeyen bembeyaz ekmekler yaptık .Domateslerimizin likopen miktarı 20 lerden 1'e düştü.Sebze ,meyvelerimize kullandığımız böcek öldürücü tarım ilaçlarından dolayı günden güne yavaş yavaş zehirleniyoruz .Benzer örnekleri çok çok artırabliriz.
Peki ne yapmalı ? işte bizde bu soruyu sorduk kendimize : ne yapmalıyız ?
Bu döngüden çıkabilmenin yolu kar amacı gütmeden kendimizin üretmesinden geçiyordu.Bunun için önce kendimize 20.000 m2 bir arazi satın aldık , çitini çektik , taşını topladık , toprağını sürdük.
İlk ceviz ağaçlarımızı diktiğimizde mutluluktan uçuyorduk , sonra arazimizin çevresini çit bitkisi leylandi dikmek yerine sofralık üzüm çeşitleriyle donattık .Ardından günlerce araştırdık ve gojy berry lerimizi cevzilerin arasına yerleştirdik. Daha sonra da Melisa , Kekik , Sarı Kantaron , Ekinezya
Adaçayı geldiler.Tabiki domates . biber , salatalık , patlıcan , olmasa olmazdı.Velhasıl her yeni gelen bitkimizle çiftliğimiz şekillendi.
Temel kuralımız ; bitkilerimizi doğada olduğuna yakın koşullarda yetiştirmekti.Bunun için çok çaba sarfettik yılmadık, bıkmadık çalıştık organik sertifikası alabilmek için başvurduk. Koşullarını istenenden fazlasıyla yerine getirdik.
2014 yılı Ağustosunda oğlumuz Temmuz katıldı aramıza .Onun gelişiyle ayrı bir şevklendik. Temmuzun yiyebileceği kalitede ve saflıkta üretmeliydik. Sanırım başarabildik bunu ve 2016 yılında organik sertifikalarımız geldi. Bu geliş moralimizi çok artırdı ve 4 elle sarıldık işimize . TEMMUZ ORGANİK SERTİFİKALI ÜRETİM ÇİFTLİĞİMİZ Böylece kurulmuş oldu.
Bizler tonlarca üretim yapmıyoruz . Atalık tohumlarımızla hiç tarım ilacı ve yapay gübre kullanmadan doğanın koşullarına uyarak yetiştiği kadar üretip önce kendimiz yiyiyoruz sonra da kalanı dostlarımızla paylaşıyoruz .Şu soruyu duyar gibi oluyorum .İlaç kullanmadan nasıl üretebiliyorsunuz. Bu konuda uğur böceklerimiz bize çok yardım ediyorlar.Çiftliğimizde çok fazla sayıda uğur böceğimiz var.Tarım ilacı kullanmadığımız için çoğalabliyorlar rahatça. Doğanın dengesine dokunmuyoruz .Yılanları ,fareleri , kuşları yok etmiyoruz. Kuşların tahribatına karşı ürünlerimizi file ile örtüyoruz.Bunun dışında yanı başımızdaki takkeli dağdan esen rüzgar bitkilerimizin hastalanmasını engelliyor .
Şu anda çiftliğimizde yaklaşık 20 çeşit tıbbi bitkimiz , 25 'e yakın üzüm çeşitimiz , 10'a yakın sebzemiz ve 10 'a yakın meyve çeşidimiz var. Her geçen gün yenileri katılıyor aramıza. Bu yıl kara mürver, civan perçemi , papatya , tıbbi nane , valerian , biberiye , yaban mersini , glaburu , kuşburnu katıldılar. Daha da sırda bekleyenler var geride.
İsteyen aileler gelip yerinde görebilirler , dalından toplayabilrler, toprağa basıp çiftliğimizde çalışabilir yada misafir olabilirler. Deneyimlerimizi ve ürünlerimizi paylaşmaktan kıvanç duyarız.Alerjileri olduğu için hayatı boyunca domates yiyemeyen insanların bizim domateslerimizi yediklerinde hiç bir sorun yaşamadıklarını görmekten ; çocukalarına yumurtalarımızı güvenle yedirmelerinden , hazırladığımız tıbbi droglarımızı kullanarak şifa bulan insanlarımızı görmekten çiftliğimize gelip toprakla tanışıp doğayı çok sevdiğini söyleyen çocukaların yüzlerindeki mutluluğu hissetmekten büyük mutluluk duymaktayız.
Her yıl eylül ayının son haftasında cumartesi pazar iki gün ülkemizin dört bir yanından gelen doğaseverlerle çiftliğimizde buluşup bağbozumu şenlikleri yapıyoruz. Birlikte ilk gün ürünlerimizin tadına bakıyoruz ,eğleniyoruz ,sohbet ediyoruz ,deneyimlerimizi paylaşıyoruz , eğlencemiz kamp ateşinin başında gece geç saatlere kadar sürüyor. Ertesi sabah erkenden gün doğarken yanımızdaki takkali dağı tırmanışımız başlıyor. Dağın zirvesindeki antik yerleşim yerlerini geziyoruz.Dönüşümüz öğleden sonrayı buluyor. Sonra kamp çadırları toplanıp bir sonraki şenliğimizde buluşmak üzere sözleşip vedalaşıyoruz .Şenliğimizde ayrıca amatör yazarlar,ressamlar,müzisyenler ve el sanatı ustaları eserlerini tanıtma fırsatı buluyor.
Temel felsefemiz ; doğada yakın koşullarda ürünler yetiştirip dostlarımıza sunmaktır. Çok üretip çok satmak değil , en iyiyi olabildiği kadar üretip insanlara ulaştırmak istiyoruz.
Sağlıklı günler dileğimizle .